SİYASET ÜSTÜYÜM, YENİDEN DÖNMÜYORUM
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği‟nin düzenlediği “İş Dünyası İçin Yeni Tehditler ve Fırsatlar” konferansının bu sene çok önemli bir konuğu vardı. Güney Doğu Anadolu Projesinin mimarı 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Son günlerde projenin önemi yeniden keşfedilmeye başlandı ve tamamlanması için özel finansman yollarının devreye sokulduğu görünüyor. Bunda yaşanan global krizin ve gıda, enerji fiyatlarındaki yüksek artışların payı olmadığını söylemek güç. Ayrıca gündemin önemli konuları arasında kapatma davasıyla başlayan Yargı-Hükümet arasındaki gerilimin giderek artması da yer alıyor. Businessweek Türkiye olarak Süleyman Demirel‟le Türkiye‟nin tarihindeki en önemli proje olan GAP, son siyasi ve ekonomik ilişkiler üzerine konuştuk.
Sizin de sunumu yaptığınız üzere GAP’ın önemi üzerine söylenecek çok fazla şey yok aslında. Ancak GAP’ın soğuk savaş dönemi projesi olduğu ve artık günümüzde önemini yitirdiği yönündeki iddialara nasıl bakmak gerekiyor?
DEMİREL Topraklarınızı bir şekilde sulamanız gerekiyor. Bunun soğuk ya da sıcak savaşla çok alakası yok. Gıdaya ihtiyacınız var, pamuğa, ete, süte, meyveye ihtiyacınız var. Tüm insanların bunlara ihtiyacı var. Gıdanın, temiz suyun ve enerjini bu kadar önemli hale geldiği bugün GAP‟ın önemi azalmış değil artmıştır. Petrolün varili bugün 130 dolar, tonu bin dolar demek bu. Bu da kw saati 25 sentlik elektrik demek. Biz GAP ile kw saati 5 sente elektrik üretebiliyoruz. GAP‟ın önemi hiçbir zaman azalmaz, tersine artar.
Özellikle küresel ölçekte yaşanan gıda ve enerji fiyatlarındaki kriz GAP’ın öneminin yeniden keşfi açısından nasıl değerlendirilmelidir?
DEMİREL Bugünkü toplantıların ana temasına bakarsanız bunların hepsinin GAP‟ın kapsamı içinde yer aldığını görüyorsunuz: Gıda, enerji, temiz su, iklim. Dünyanın meşgul olduğu konulara çözüm içeren bir projeye sahipsiniz ve proje tüm dünyaya ne kadar önemli olduğunu ispatlamış. Türkiye‟ye yaptığı katkılar, yapılan masrafları kat kat aşmış durumda.
Peki bu önemine rağmen neden hala tamamlanabilmiş değil?
DEMİREL Kimseyle herhangi bir polemiğe girmek istemiyorum bu konuda. 1998 senesinde Milli Güvenlik Kurulu‟ndan bir karar geçirdik. O dönemde ben Cumhurbaşkanı olarak MGK‟nın başı konumundaydım. Bu projenin 10 sene içerisinde tamamlanmasına yönelikti bu karar. Fakat sonra gelen hükümetler bu kararı maalesef uygulamadılar. İşin içerisinde geniş çapta bir ihmal var benim kanaattimce. Halbuki bir an önce uygulansa Türkiye‟nin çimentosu olabilecek kadar önemli milli bir proje bu. Gurur projesi gerçekten. Neyiniz var bu ülkede dendiğinde „işte bu var‟ diye gösterebileceğiniz önemde bir proje.
Mevcut küresel krizin bu noktada bir fırsatı yeniden keşfetmek adına faydalı olduğunu da söyleyebilir miyiz?
DEMİREL Bunun küresel krizle bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Bu bize lazım olan bir proje. Şunu söyleyebiliriz, dünyadaki değişim şartları içinde yansıması daha etkili olmaktadır. Türkiye enerjiyi ithal eden bir ülke. Bugün yüzde 70 oranında dışarıya bağımlıyız enerji alanında. Hadiseyi bu açıdan değerlendirirsek gerçekten önemini daha iyi belirtmiş oluruz.
Biraz güncel politikaya dönersek, son günlerde yaşanan yargı ve hükümet arasındaki gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
DEMİREL Hoş birşey değil. Meselelerin bu noktaya gelmesi çok da arzulanan bir durum değil. Dışardan bakanlar bizim Türkiye‟yi yönetemediğimiz kanaatine sahip olur bu manzaralar karşısında. Eğer Türkiye yönetilebiliyorsa kurumları arasında bir sürtüşme olmaması lazım. Kurumlararası ahengi sağlama görevi Anayasa, Cumhurbaşkanı ve Hükümetindir. Yargıyla ilgili şunu söyleyeyim size, yargıyı hedef olmaktan çıkarmak lazım. Yargı devlet demektir. Hiç kimse yargıyla uğraşmasın. Yargıyı küçük düşürecek ve zedeleyecek adımlardan sakınılmalı.
Son yaşanan gerilimin Yargıyı hedef haline getirdiğini düşünüyor musunuz?
DEMİREL Yargı bunu hissetmiş görünüyor. Mahkemeye intikal etmiş bir konunun bu kadar gündemde tutulması yanlış. Bırakın Yargı ne kararı verirse verir. Ama Yargı Başsavcı‟nın her gün yıpratılmış olmasından şikayet ediyor. Başsavcı görevini yapıyor. Bu ona Anayasa‟nın verdiği bir görev. Ayrıca Yargı konuyla ilgili her gün dışardan bir beyanat yapılmasından şikayetçi; kapatırsanız şöyle olur, kapatmazsanız böyle olur. Yargının sorununu anlamak lazım biraz.
Geçtiğimiz haftalarda yeniden siyasete döneceğinizle ilgili birkaç haber çıktı basında. Eski bakan, milletvekili ve bürokratlarla yaptığınız bir görüşme neticesinde çıkan bu haberler ne derece doğru?
DEMİREL Öncelikle şunu belirteyim, ben kimseyle herhangi bir toplantı yapmış değilim. Beni ziyarete gelen insanlar var. Her zaman olan normal birşeydir bu. Sürekli ziyaretçilerim 40 yıldır gelip giderler. Ben siyaset üstü bir konumdayım. Herkes kendi işine baksın.
Yani yeniden döneceğinizle ilgili haberler gerçeği yansıtmıyor mu?
DEMİREL Şu an siyasette bana ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. O işleri yapacak insanlar var şu anda. Ben size Türkiye‟nin gerçeklerini anlatıyorum. Bakın, bir buçuk saat anlattım burda Ankara‟dan gelerek. Ayrıca bunları ilk defa da anlatıyor değilim. Neredeyse 40 yıldır anlatıyorum. İşte bu sayededir ki orada övünebileceğiniz bir eser var şimdi. Türkiye‟nin morale ihtiyacı var, manevi bir güce ihtiyacı var, yürek gücüne ihtiyacı var.
Bu noktada da belki sürdürülebilir kalkınma kadar “sürsürülebilir bir siyaset” de önem arz ediyor.
DEMİREL Sürdürülebilir moral şu an hepsinden daha büyük önem arz ediyor.
Siz 1970’lerde tüm dünyada yaşanan Petrol Krizi dönemlerini de yaşadınız. Bugünle kıyasladığınızda günümüzdeki krizden en az zararla çıkabilmek için neler yapılmalı?
DEMİREL Türkiye özellikle elektrik meselesinde geç kaldı. İki sene önce karanlığa gittiğimizi söyledik. Bugünden yapılacak da çok fazla birşey yok. Bakın, elektrikler çok sık kesilmeye başladı. Bunlar iyiye işaret değildir. Türkiye hiç vakit kaybetmeden yeni projelerini yürürlüğe koymalıdır. Şu an otuza yakın önemli proje vardır beklemede olan. Bunlar acilen yürürlüğe sokulmalıdır. Beş senelik bir planlama yapılmalı. Türkiye karanlığa mahkum edilmemeli.
Bugünkü manzara da göz önünde bulundurulduğunda, hükümetler neyi önceliklerine almalı?
DEMİREL Hükümetlerin birinci önceliğ huzur ve sükunu sağlamak olmalıdır. Halkı tedirgin etmemek, halkı tedirgin edenlerden milleti kurtarmak. Asayiş, huzur ve sükun. Bunlar en önemli meselelerdir. İkincisi kalkınma. İstikrar ve istihdam yaratan politikalar üretilmeli.
Sizce şu an bir asayiş ya da huzursuzluk sorunu var mı ülkede?
DEMİREL Huzursuzluk sadece asayişe bağlı birşey değil ki! Gerilim var halk arasında. İnsanların kendilerini germesi de bir asayiş sorunudur. Hergün yapılan tartışmalar bu insanları geriyor. Bu tartışma yapılmasın demek değildir. Ben zaten “Konuşan Türkiye” istiyorum. Ancak bu tartışmaları halkı rahatsız edecek şekilde değil, rahatlatacak şekilde yapmak gerekiyor.
Son yaşananlarla birlikte siyasi saflaşmaların daha da keskinleştiğini düşünüyor musunuz?
DEMİREL Zaten yeteri derecede saflaşmış durumda şu an. Daha fazla saflaşmasını da istemiyorum. Halkımız da istemez böyle birşeyi. Halkımız bölünmeyi istemez. Bana göre anlamsız tartışmalar yapıldı ve bu da mevcut gerilimi yaratmış durumda.
İktidar partisine yönelik açılan kapatma davasının çok da olumlu neticeler sağlamadığını söyleyebilir miyiz?
DEMİREL Kapatma davası yargının işidir. Bir ülkenin kanunlarına bakmak lazım. Kanunlarda diyorsa ki kişi şu suçu işlemişse mahkemeye gider, yani suçlu demiyor bakın sanık deniyor, şu suçu işlemişse partisi kapatılır deniyorsa, yani Anayasanızda bu varsa partiyi niye dava ettiniz diye Başsavcı‟yı itham altında bırakmanın hiçbir anlamı yoktur. O zaman a maddeyi anayasadan çıkarmak lazım. Türkiye‟de bir panik yaşandı parti kapatılıyor diye. Biraz sabır lazımdı, o sabır gösterilemedi. Yargı da bundan haklı olarak rahatsız oldu. Yargıyı rahatsız etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Neticeyle ilgili bir tahmininiz var mı?
DEMİREL Onu kimse bilemez şu an. Onu yargı bilir. Bu kadar meraklı olmamak lazım. Türkiye büyük bir ülke. Yargı kendi kararını verecektir. Siz bırakın bunları. Dünyanın sonu değil nasıl biteceği. Herkes kendi işine bakmalı.
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği‟nin düzenlediği “İş Dünyası İçin Yeni Tehditler ve Fırsatlar” konferansının bu sene çok önemli bir konuğu vardı. Güney Doğu Anadolu Projesinin mimarı 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Son günlerde projenin önemi yeniden keşfedilmeye başlandı ve tamamlanması için özel finansman yollarının devreye sokulduğu görünüyor. Bunda yaşanan global krizin ve gıda, enerji fiyatlarındaki yüksek artışların payı olmadığını söylemek güç. Ayrıca gündemin önemli konuları arasında kapatma davasıyla başlayan Yargı-Hükümet arasındaki gerilimin giderek artması da yer alıyor. Businessweek Türkiye olarak Süleyman Demirel‟le Türkiye‟nin tarihindeki en önemli proje olan GAP, son siyasi ve ekonomik ilişkiler üzerine konuştuk.
Sizin de sunumu yaptığınız üzere GAP’ın önemi üzerine söylenecek çok fazla şey yok aslında. Ancak GAP’ın soğuk savaş dönemi projesi olduğu ve artık günümüzde önemini yitirdiği yönündeki iddialara nasıl bakmak gerekiyor?
DEMİREL Topraklarınızı bir şekilde sulamanız gerekiyor. Bunun soğuk ya da sıcak savaşla çok alakası yok. Gıdaya ihtiyacınız var, pamuğa, ete, süte, meyveye ihtiyacınız var. Tüm insanların bunlara ihtiyacı var. Gıdanın, temiz suyun ve enerjini bu kadar önemli hale geldiği bugün GAP‟ın önemi azalmış değil artmıştır. Petrolün varili bugün 130 dolar, tonu bin dolar demek bu. Bu da kw saati 25 sentlik elektrik demek. Biz GAP ile kw saati 5 sente elektrik üretebiliyoruz. GAP‟ın önemi hiçbir zaman azalmaz, tersine artar.
Özellikle küresel ölçekte yaşanan gıda ve enerji fiyatlarındaki kriz GAP’ın öneminin yeniden keşfi açısından nasıl değerlendirilmelidir?
DEMİREL Bugünkü toplantıların ana temasına bakarsanız bunların hepsinin GAP‟ın kapsamı içinde yer aldığını görüyorsunuz: Gıda, enerji, temiz su, iklim. Dünyanın meşgul olduğu konulara çözüm içeren bir projeye sahipsiniz ve proje tüm dünyaya ne kadar önemli olduğunu ispatlamış. Türkiye‟ye yaptığı katkılar, yapılan masrafları kat kat aşmış durumda.
Peki bu önemine rağmen neden hala tamamlanabilmiş değil?
DEMİREL Kimseyle herhangi bir polemiğe girmek istemiyorum bu konuda. 1998 senesinde Milli Güvenlik Kurulu‟ndan bir karar geçirdik. O dönemde ben Cumhurbaşkanı olarak MGK‟nın başı konumundaydım. Bu projenin 10 sene içerisinde tamamlanmasına yönelikti bu karar. Fakat sonra gelen hükümetler bu kararı maalesef uygulamadılar. İşin içerisinde geniş çapta bir ihmal var benim kanaattimce. Halbuki bir an önce uygulansa Türkiye‟nin çimentosu olabilecek kadar önemli milli bir proje bu. Gurur projesi gerçekten. Neyiniz var bu ülkede dendiğinde „işte bu var‟ diye gösterebileceğiniz önemde bir proje.
Mevcut küresel krizin bu noktada bir fırsatı yeniden keşfetmek adına faydalı olduğunu da söyleyebilir miyiz?
DEMİREL Bunun küresel krizle bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Bu bize lazım olan bir proje. Şunu söyleyebiliriz, dünyadaki değişim şartları içinde yansıması daha etkili olmaktadır. Türkiye enerjiyi ithal eden bir ülke. Bugün yüzde 70 oranında dışarıya bağımlıyız enerji alanında. Hadiseyi bu açıdan değerlendirirsek gerçekten önemini daha iyi belirtmiş oluruz.
Biraz güncel politikaya dönersek, son günlerde yaşanan yargı ve hükümet arasındaki gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
DEMİREL Hoş birşey değil. Meselelerin bu noktaya gelmesi çok da arzulanan bir durum değil. Dışardan bakanlar bizim Türkiye‟yi yönetemediğimiz kanaatine sahip olur bu manzaralar karşısında. Eğer Türkiye yönetilebiliyorsa kurumları arasında bir sürtüşme olmaması lazım. Kurumlararası ahengi sağlama görevi Anayasa, Cumhurbaşkanı ve Hükümetindir. Yargıyla ilgili şunu söyleyeyim size, yargıyı hedef olmaktan çıkarmak lazım. Yargı devlet demektir. Hiç kimse yargıyla uğraşmasın. Yargıyı küçük düşürecek ve zedeleyecek adımlardan sakınılmalı.
Son yaşanan gerilimin Yargıyı hedef haline getirdiğini düşünüyor musunuz?
DEMİREL Yargı bunu hissetmiş görünüyor. Mahkemeye intikal etmiş bir konunun bu kadar gündemde tutulması yanlış. Bırakın Yargı ne kararı verirse verir. Ama Yargı Başsavcı‟nın her gün yıpratılmış olmasından şikayet ediyor. Başsavcı görevini yapıyor. Bu ona Anayasa‟nın verdiği bir görev. Ayrıca Yargı konuyla ilgili her gün dışardan bir beyanat yapılmasından şikayetçi; kapatırsanız şöyle olur, kapatmazsanız böyle olur. Yargının sorununu anlamak lazım biraz.
Geçtiğimiz haftalarda yeniden siyasete döneceğinizle ilgili birkaç haber çıktı basında. Eski bakan, milletvekili ve bürokratlarla yaptığınız bir görüşme neticesinde çıkan bu haberler ne derece doğru?
DEMİREL Öncelikle şunu belirteyim, ben kimseyle herhangi bir toplantı yapmış değilim. Beni ziyarete gelen insanlar var. Her zaman olan normal birşeydir bu. Sürekli ziyaretçilerim 40 yıldır gelip giderler. Ben siyaset üstü bir konumdayım. Herkes kendi işine baksın.
Yani yeniden döneceğinizle ilgili haberler gerçeği yansıtmıyor mu?
DEMİREL Şu an siyasette bana ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. O işleri yapacak insanlar var şu anda. Ben size Türkiye‟nin gerçeklerini anlatıyorum. Bakın, bir buçuk saat anlattım burda Ankara‟dan gelerek. Ayrıca bunları ilk defa da anlatıyor değilim. Neredeyse 40 yıldır anlatıyorum. İşte bu sayededir ki orada övünebileceğiniz bir eser var şimdi. Türkiye‟nin morale ihtiyacı var, manevi bir güce ihtiyacı var, yürek gücüne ihtiyacı var.
Bu noktada da belki sürdürülebilir kalkınma kadar “sürsürülebilir bir siyaset” de önem arz ediyor.
DEMİREL Sürdürülebilir moral şu an hepsinden daha büyük önem arz ediyor.
Siz 1970’lerde tüm dünyada yaşanan Petrol Krizi dönemlerini de yaşadınız. Bugünle kıyasladığınızda günümüzdeki krizden en az zararla çıkabilmek için neler yapılmalı?
DEMİREL Türkiye özellikle elektrik meselesinde geç kaldı. İki sene önce karanlığa gittiğimizi söyledik. Bugünden yapılacak da çok fazla birşey yok. Bakın, elektrikler çok sık kesilmeye başladı. Bunlar iyiye işaret değildir. Türkiye hiç vakit kaybetmeden yeni projelerini yürürlüğe koymalıdır. Şu an otuza yakın önemli proje vardır beklemede olan. Bunlar acilen yürürlüğe sokulmalıdır. Beş senelik bir planlama yapılmalı. Türkiye karanlığa mahkum edilmemeli.
Bugünkü manzara da göz önünde bulundurulduğunda, hükümetler neyi önceliklerine almalı?
DEMİREL Hükümetlerin birinci önceliğ huzur ve sükunu sağlamak olmalıdır. Halkı tedirgin etmemek, halkı tedirgin edenlerden milleti kurtarmak. Asayiş, huzur ve sükun. Bunlar en önemli meselelerdir. İkincisi kalkınma. İstikrar ve istihdam yaratan politikalar üretilmeli.
Sizce şu an bir asayiş ya da huzursuzluk sorunu var mı ülkede?
DEMİREL Huzursuzluk sadece asayişe bağlı birşey değil ki! Gerilim var halk arasında. İnsanların kendilerini germesi de bir asayiş sorunudur. Hergün yapılan tartışmalar bu insanları geriyor. Bu tartışma yapılmasın demek değildir. Ben zaten “Konuşan Türkiye” istiyorum. Ancak bu tartışmaları halkı rahatsız edecek şekilde değil, rahatlatacak şekilde yapmak gerekiyor.
Son yaşananlarla birlikte siyasi saflaşmaların daha da keskinleştiğini düşünüyor musunuz?
DEMİREL Zaten yeteri derecede saflaşmış durumda şu an. Daha fazla saflaşmasını da istemiyorum. Halkımız da istemez böyle birşeyi. Halkımız bölünmeyi istemez. Bana göre anlamsız tartışmalar yapıldı ve bu da mevcut gerilimi yaratmış durumda.
İktidar partisine yönelik açılan kapatma davasının çok da olumlu neticeler sağlamadığını söyleyebilir miyiz?
DEMİREL Kapatma davası yargının işidir. Bir ülkenin kanunlarına bakmak lazım. Kanunlarda diyorsa ki kişi şu suçu işlemişse mahkemeye gider, yani suçlu demiyor bakın sanık deniyor, şu suçu işlemişse partisi kapatılır deniyorsa, yani Anayasanızda bu varsa partiyi niye dava ettiniz diye Başsavcı‟yı itham altında bırakmanın hiçbir anlamı yoktur. O zaman a maddeyi anayasadan çıkarmak lazım. Türkiye‟de bir panik yaşandı parti kapatılıyor diye. Biraz sabır lazımdı, o sabır gösterilemedi. Yargı da bundan haklı olarak rahatsız oldu. Yargıyı rahatsız etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Neticeyle ilgili bir tahmininiz var mı?
DEMİREL Onu kimse bilemez şu an. Onu yargı bilir. Bu kadar meraklı olmamak lazım. Türkiye büyük bir ülke. Yargı kendi kararını verecektir. Siz bırakın bunları. Dünyanın sonu değil nasıl biteceği. Herkes kendi işine bakmalı.